Endüstri 4.0’da, yapay zekâda, nesnelerin internetinde, kuantum bilgisayarda ve benzeri teknolojik kulvarlarda nerelerdeyiz? Kesinlikle olması gerektiği yerde değiliz. İnsan kaynağı potansiyelimiz var mı? Belki de çoğu gelişmiş ülkeden daha fazla. Genç nüfusumuz donanım kazandırılmayı, eğitimde fırsat eşitliği zemini oluşturulmasını ve kendilerine yön verilmesini bekliyor. Ülkeyi yönetenler bunu başaramazsa, “yurt dışına çıkabilmek ve kurtuluşu başka ülkelerde aramak” en önemli cevherimiz gençlerin en büyük hayali olmaya devam edecek.

“Yerli ve milli” sözü, uzun zamandır iktidar partisi yöneticilerinin ve destekçilerinin dilinden düşmüyor. Politik tartışmalarda bir numaralı gündem yapılan bu kavramla, “ekonomik açıdan bağımsızlık mücadelesi verildiği izlenimi uyandırılmaya” çabalanıyor.
Peki, gerçek manada yerli ve milli ne demek? Türkiye kamuoyuna pompalanan yerli ve milli propagandasının içi ne kadar dolu?
EKONOMİNİN TEMELİ ÜRETİM…
Kısa soru-cevaplarla ilerlemek en iyisi. Nerede yerli ve milli? Elbette ekonomide. Ekonominin temeli nedir? Tabi ki üretim. Üretim için ne gerekir? İnsan kaynağı yani emek-iş gücü, sermaye, toprak ve girdi. Ülkedeki iş gücü kalifiye mi? Büyük ölçüde hayır. Sermaye ülke geneline yayılabilmiş mi? Kesinlikle hayır. Son derece elverişli arazilere rağmen tarımsal üretim potansiyelinden faydalanılıyor mu? Ne yazık ki hayır.
ÜRETİM GİRDİLERİNDE DIŞA BAĞIMLILIK…
Sanayi tesisleri bölgelere dengeyle ve gereklere göre dağılmış mı? Maalesef! Üretim girdilerinin, yani ham maddenin, yarı mamullerin, yedek parçaların, teknolojik aparatların, makinelerin, enerjinin, gübrenin, tohumun, yazılımın ve her türlü motorun ne kadar ülke içinden sağlanabiliyor? Sadece belirli bir bölümü.
ÇİFTÇİ TOPRAĞINDAN ÇEKİLDİ…
Tarımda kendi kendine yetilirken, dışarıya muhtaç duruma düşüldü. Günümüz şartlarında ziraat hayli zorlaştı. Çiftçi toprağından çekildi. Hayvancılık bitme noktasına geldi. Sonuç: 1 kg kuru soğan ortalama 30 TL; bir kg kıyma ortalama 320 TL, Ramazan pidesi 10 TL.
SANAYİCİ İNŞAATÇI OLDU…
Sanayici asıl işini bırakıp olağanüstü kar marjı yüzünden inşaat sektörüne yöneldi. Endüstri ürünlerinde ithalatın payı katlandı. Öte yandan ihraç edilen malların imalatında kullanılan girdilerin önemli bir kısmı da ithal. Katma değerli üretimin genele oranı artması beklenirken geriledi.
TOGG NE KADAR YERLİ?
Şöyle bir gelişmiş ülkelere bakalım. Örneğin “bizi kıskandığı söylenen” Almanya’ya odaklanalım. Dünya ekonomisinde söz sahibi ülkelerin tümü ilaç, otomotiv ve savunma sanayinde çok güçlü. Almanya da öyle. Soru: Türkiye’nin bu üç önemli endüstri dalında kendine yettiğini ve dünya sıralamasında üst sıralarda yer aldığını söyleyebilir miyiz? Evet demek imkânsız. İlaçtaki tabloyu görmek için Sosyal Güvenlik Kurumu’nun harcamalarına göz atmak kâfi. İktidarın yerli ve milli araba ürettik diye lanse ettiği TOGG ne kadar yerli? Kısa bir Google taramasıyla sorunun cevabına ulaşılabiliyor.
Peki, Türkiye’deki fabrikalarda üretilip dünyaya ihraç edilen yabancı otomobil markaları, şirket merkezlerinin bulunduğu ülkeler penceresinden ne denli yerli ve milli? Yüzde yüz. Toyota’nın, Mercedes’in ve diğerlerinin topraklarımızdaki tesisleri ülkelerinin milli gelirlerinde ciddi yer tutuyor.
ESAS OLAN ENDÜSTRİNİN KODLARINI YAZMAK
Demek ki, esas olan teknoloji geliştirmek ve endüstrinin kodlarını yazmak. Bunu başardığınızda elverişli bir ülkeye konuşlanıp insan kaynağından ve toprağından faydalanabiliyorsunuz. Hele asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkedeyseniz, cironuzdan emeğe ayırdığınız payı minimuma indirebiliyorsunuz. Yerli ve milli söylemini aşıp küresel-global bir güç oluyorsunuz.
GENÇLER NE BEKLİYOR?
Endüstri 4.0’da, yapay zekâda, nesnelerin internetinde, kuantum bilgisayarda ve benzeri teknolojik kulvarlarda nerelerdeyiz? Kesinlikle olması gerektiği yerde değiliz. İnsan kaynağı potansiyelimiz var mı? Belki de çoğu gelişmiş ülkeden daha fazla. Genç nüfusumuz donanım kazandırılmayı, eğitimde fırsat eşitliği zemini oluşturulmasını ve kendilerine yön verilmesini bekliyor. Ülkeyi yönetenler bunu başaramazsa, “yurt dışına çıkabilmek ve kurtuluşu başka ülkelerde aramak” en önemli cevherimiz gençlerin en büyük hayali olmaya devam edecek.
LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMÜYOR…
Lafla peynir gemisi yürümüyor. Ekonomi, söylemlerin değil; eylemlerin, icraatların, planlamanın, kafa yormanın, katma değerin, teknolojinin, Ar-Ge’nin, inovasyonun ve çok ama çok çalışmanın rol oynadığı bir alan.
EKONOMİK BAĞIMSIZLIK ŞART…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de vurguladığı üzere, ekonomide bağımsızlık elde edilemezse, siyasi bağımsızlık törpülenmeyle yüz yüze kalacaktır. Dış politikada etkinlik giderek azalacaktır.
– Muhammed YANARDAĞ

İzmir’in Karabağlar ilçesinde 2006 yılında doğmuştur, aslen Ağrılıdır. İlkokul eğitimini Şehit Üsteğmen Sadullah Sever İlkokulu’nda, ortaokul eğitimini (eski) Konak Şehit Ömer Halisdemir Ortaokulu’nda (Eski Fatih Koleji) tamamlamış, lise eğitimini Balçova Salih Dede Anadolu Lisesi’nde sürdürmektedir, çeşitli STK ve platformların yönetimlerinde bulunmaktadır, Siyaset ve Gazetecilik alanlarında aktif çalışmakta.
Haberfil.com / Polletika.com / İtidal Haber